13. gün - « Diaspora Türkiye’yi ve Türkiye Ermenilerini anlamalı »

Pazartesi, 07 Temmuz 2014 10:00 tarihinde oluşturuldu
 
 

 

Diyarbakır’da 14 gün/Amed’e dair 14 fotoğraf/ Tigranakert’e dair 14 metin

Gazeteci ve fotoğrafçı MJM Repair için iki hafta boyunca Diyarbakır'da (Kürtçe ismiyle Amed ve Ermenice Tigranakert'te) röportajlar yaptı. 1915 Soykırımından önce şehirde nüfusu binlerle ölçülen Ermenilerin geçmişi, bugünü ve geleceğine dair fotograflar çekti. MJM hikayeleri Ermenilerle kesişen mekanlar ve insanlarla karşılaşmalarını röportajları boyunca okuyucuyla paylaşıyor.

Bu foto-röportaj Mayıs 2013'te yapılmıştır. Yazıda yer verilen bazı hususlarda o tarihten sonra değişiklikler olmuştur.


13. gün: «  Diaspora Türkiye’yi ve Türkiye Ermenilerini anlamalı »

Diyarbakır Kitap Fuarında üç stand dikkatimi çekiyor. Belge Yayınları, Agos ve Mıgırdiç Margosyan’ın son kitabı “Üç Dilde Gâvur Mahallesi”ni imzaladığı Aras yayıncılık. Diyarbakırlı bu tanınmış yazara birkaç soru sormak için bir fırsat diye düşünüyorum. Ama hiçbir kitabını okumadığınız bir edebiyat insanıyla, üstelik size çok ama çok tepeden bakarak sorularınıza cevap vermekte isteksiz davranırken, röportaj yapmanın zorluğunu teyid etmiş bulunuyorum. Margosyan’la başlamadan biten röportajı kesip Aras yayınlarının ihtişamlı siyah kaşlara sahip, gür sakallı ve hınzır bakışlı patronu Yetvart Tomasyan’la konuşmaya başlıyorum. Bize Türk toplumunun Ermeni soykırımı konusunda gerçekten ilerleme kat etmekte olduğunu, ama sabırlı olmak gerektiğini söylüyor : “Bütün yeni fikirler entellektüellerden gelir, bütün toplumlarda bu böyledir. Önce şairler doğruyu söyler. Sonra 40 yıl sonra toplum şairlerin dediğini tekrar eder. İnsanların çoğu hala devletin onlara 100 yıldır öğrettiği şeyi biliyor sadece” diye anlatıyor. “Türkiye’nin demokratik bir ülke olmasını beklemek lazım, ama aynı zamanda burada gerçek bir demokrasi için mücadele etmemiz gerek. Benim bir Ermeni olarak bu mücadelede aktif olmam şart. Köşemde bekleyerek demokrasin gelmesini umamam”. İstanbul Ermeni toplumumun görece sessizliğini ve siyasetten uzak duruşunu anladığını ekliyor : “Uzun zamandır İstanbul Ermenileri ‘Konuşmayalım, sessiz kalalım yoksa başımıza bir şey gelir’ diye düşünürler. Bunu anlıyorum. Hayatları ve varlıkları için korkuyorlar, çünkü bu ülkede her on senede bir Ermenilerin başına bir şey gelir”.

Kendiliğinden gelişen sohbetimizde diasporanın Türkiye’de yaşanan değişimlere nasıl eşlik edebileceğini soruyorum. “Diaspora umurumuzda değil, bize eşlik etsin ya da etmesin, bir şey değişmez!” diyor gülerek. Sonra kolumdan şefkatle tutarak bir sır verir gibi ekliyor : “Diaspora Türkiye’yi ve Türkiye Ermenilerini anlamalı. Senin gibi insanlar gelip bizimle tanışmalı, konuşmalı. Böyle birbirimizi anlayabiliriz. Bu iletişime ihtiyacımız var” diyor omzumu yavaşça tutarak. “Tanışmamız ve gözlerimizin içine bakmamız lazım. Uzaktan zor…”.

 

Çeşitli gazete ve dergilerde çalışan MJM Yerkir Europe Sivil toplum kuruluşu için Ermenistan ve Türkiye'de foto-röportajlar gerçekleştirdi. Çalışmalarından örnekler www.mjm-wordsandpics.com sitesinde görülebilir.