Türkiye, Ermenistan ve diasporadan görüşler
Tüm yazılar Türkçe, Ermenice, İngilizce ve Fransızca dillerinde
Web-Sergisi |
|
Sürgün portreleri. |
"99, Sürgün portreleri - Ermeni soykırımı'ndan hayatta kalanlardan 99 kişinin fotoğrafı" sergisi 24 Nisan 2014'te Diyarbakır'da açıldı. 20. yüzyılın başında yüz binlerce Ermeni'nin yaşadığı tarihi Batı Ermenistan'ın bugün Türkiye'de bulunan bu bölgesi için bir ilkti bu sergi açılışı.
Sergi soykırımdan kurtulanlardan 99 kişiyi, 1915 soykırımının 99. yıldönümünde, sembolik olarak memleketlerine geri dönmelerini sağlamayı amaçlıyordu. |
Bu sergiyle Diaspora ya da Ermenistan sivil toplum kuruluşlarına Ermenilerin sesini duyurmak amacıyla Türkiye'de etkinliklerde bulunabilecekleri mesajı verilmek istendi. Diyarbakır'da 24 Nisan'da soykırım anması düzenlenmesi gibi etkinlikler Ermeni kimliğinin köklerinin bulunduğu topraklarda bu kimliğin yeniden doğuşunun da mümkün olduğunu, hafıza ve tarihin ötesinde, gösteriyor. Bu etkinlikler belki de Yerkir'e, yani memlekete kültür, turizm ya da başka yollar vesilesiyle geri dönüşün başlangıcı olabilir.
Sergide bulunan 99 fotoğrafı ARAM (Ermeni hafızası araştırma ve arşivleme)
Derneği'nin web sitesinde görebilirsiniz.
Giriş
Sergi 1915 Soykırımı'ndan kurtulan ve Fransa'ya sığınan Ermenilerin 1922-1926 yılları arasında Marsilya'ya gelişlerinde çekilen 99 kimlik fotoğrafından oluşuyor.
Kimlik fotoğrafları Marsilya Ermeni Kilisesi tarafından Fransızca düzenlenen ve Fransız makamlarına verilmek üzere geçici nüfus kaydı olarak kullanılan vaftiz belgelerine iğnelenmişti.
Fotoğraflar Marsilya'da ARAM (Ermeni Bellek Araştırma ve Arşivleme) derneğinin arşivlerinde muhafaza edilen Marsilya Ermeni Kilisesi vaftiz belgelerinden alınmıştır. Arşivlerde toplam 12 kayıt ve 1000 fiş bulunmaktaydı.
Her kayıt şu bilgileri içermekteydi : adı, soyadı, baba adı, annenin kızlık soyadı, doğum tarihi ve yeri (şehir ya da köy), vaftiz eden din görevlisinin adı, vaftiz babasının adı ve vaftiz tarihi.
Arkalarında isim, soyisim, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki doğum yeri ve tarihi bilgilerinin yazılı olduğu kimlik fotoğraflarının iğnelendiği yaklaşık 200 kayıt belgesi arşivlerde bulunuyor.
|
Fotoğraflar
Bu kimlik resimleri bize temsil edilen her kişinin özel ve kelimelere dökülemeyen hikayesini anlatıyor. Bu resimler sanatsal fotoğraflar değiller, sürgünlerin kaderini zamanda ve mekanda sabitleyen, resmin kimliğin kaybedilmiş bir parçasını bulma imkanı verdiğini hatırlatan fotoğraflar.
Fotoğraflar her bir kişi için Marsilya Ermeni Kilisesi tarafından verilen doğum ve vaftiz belgelerine iliştirilmişti. Fransız yetkililer için doğum yerlerinden uzakta bulunan Ermeni sığınmacıların kimliğinin doğruluğunu onaylama yetkisine sahip olan makam kiliseydi.
"Ermemi makamları tarafından onaylanmış" bu vaftiz belgesi sığınmacıya resmi bir kimlik sağlamış oluyordu. Nansen ya da yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti pasaportunun yokluğunda ya da sığınmacıların elinde sadece Osmanlıca yazılmış kağıtlar olduğunda bu belgeler Fransız makamlarının "Türkiye'de doğmuş, vatansızlar" olarak Ermenilere oturma izni yerine geçen resmi kimlik kaydını düzenlemesini sağlıyordu.
Kimlik belgelerinin alınmasıyla birlikte sürgün edilen, tehcire maruz kalan, soykırımdan ya da savaştan kaçan kişiler sürgün süreçlerinde önemli bir aşamaya geçmiş oluyorlardı. Böylece bir iş arayabilir, hayatlarını kazanabilir ve yaşamlarını yeniden kurmaya başlayabilirlerdi.
Bu sergide 99 yıl önce doğdukları topraklardan ve ailelerinden insanlık dışı ve dehşet verici badirelerden geçerek kopartılan, korku, açlık, susuzluk ve ölümle sınanarak mucizevi bir şekilde hayatta kalan 99 kişinin resmi bulunmaktadır. Hayatta kalanlar yaşamlarını mümkün olan en onurlu şekilde yeniden kurmaya çalıştılar.
Çalıştığı yerin patronuna ya da devlet bürosundaki bir memura ismini yüksek sesle söyleyebilmek bu sığınmacılar için Fransa'dan uzakta bir yerde doğduğunun ve halen hayatta olduğunun bir kanıtıydı adeta. Herşey Anadolu'da, Batı Ermenistan'da, doğdukları yerde, bu topraklarda başlamıştı. Bu sergi, bu topraklarda doğan ve tüm hayatları boyunca çocukluklarının memleketini düşünmekten vazgeçmeyen Ermenilerin kuşağından portreler sunuyor.
Vatansız statüsünden sığınmacı ve vatandaş olma haline...
Ermeni sığınmacıların göçü katliamların yaşandığı dönemde değil, daha sonra, Ermeni toplumu kendisine zulmedenlerin yönettiği topraklarda yaşamanın artık imkansız olduğuna kanaat getirdikten sonra gerçekleşir. Böylece Türkiyeli Ermenilerin Fransa'ya kitlesel göçü 1922'de hızlanır.
1918 ateşkesinden sonra "vatansız" olarak kabul edilen Ermenilere nihayet Sığınmacılar Yüksek Komiserliği "Nansen belgesi" aracılığıyla sığınmacı statüsü verir.
Bu dönemde işçi talebinde bulunan ve Ermeni toplumuyla bağlar geliştirmiş Avrupalı ülkelere yönlendirilirler.
Birinci Dünya Savaşı'nda (1914-1918) önemli nüfus kaybuna uğrayan Fransa bu diasporanın bir kısmını barındırmak için en uygun yer gibi görünüyordu. Fransa'nın çok sayıdaki Ermeni'nin sürgün yeri olan Suriye ve Lübnan'daki aktif rolü zor durumdaki bu topluma yönelik daha açık bir tavır içinde olmasında rol oynamıştır.
Böylece Ermeniler Fransa'ya kitlesel halde gelir ve yeni bir başlangıç için elzem olan çalışma alanları bulurlar. Çok sayıda iş imkanı bulunan Marsilya onlara kapılarını açar. Limanda olduğu gibi henüz yeni kurulan fabrikalarda, şeker rafinerilerinde, yağ ve sabun imalathanelerinde Ermeniler çalışmaya başlarlar.
Marsilya limanına girişlerinden itibaren en büyüğü Oddo Kampı adını taşıyan ve 1922-1927 yılları arasında yaklaşık 5000 Ermeni'nin yaşayacağı mülteci kamplarında toplanırlar. Aynı anda Fransa'nın çeşitli şehirlerinde fabrikaların yakınına, işçi mahallelerine yerleşmeye başlarlar. İlerleyen zamanlarda o dönem henüz kırsal alan olan banliyölere geçiş yapacak ve yeni yurtlarını orada kuracaklardır.
Fransa'da Marsilya, Valence, Lyon ve Paris şehirlerinde çok sayıda mahalle bu yeni sakinlerin yeniden kök salma çabalarının sembolü olmuştur. Evlerle birlikte Ermeni kiliseleri ve okulları inşa edilir. Bu dönemde diaspora kendini yapılandırır ve dilini, kültürünü, tarihini reddetmeden Fransız Cumhuriyeti'ne entegre olur.
İlerleyen zamanlarda Ermeniler kök salmalarını sağlamlaştıracak, girişimcilik becerilerini kullanarak kuşaktan kuşağa tam anlamıyla vatandaşa dönüşecek ve görevler alacakları kurumlara saygı içinde ekonomik ve demokratik yaşama katılacaklardır.
|