Ermeni-Türk platformu

Türkiye, Ermenistan ve diasporadan görüşler
Tüm yazılar Türkçe, Ermenice, İngilizce ve Fransızca dillerinde

 

Türkiye'deki siyasi muhalefetin görünümü

 
 
  Türkiye'den bakış


Türkiye'deki siyasi muhalefetin görünümü

Ali Bayramoğlu

 

 
Ali Bayramoğlu

Siyaset bilimci

Bu söyleşide Ali Bayramoğlu Erdoğan'a muhalefet olabilecek siyasi güçler ile ilgili bir değerlendirme yapıyor. İki turlu olarak 2019 yılında gerçekleştirilecek yeni cumhurbaşkanlığı seçim sistemi kartların yeniden karıldığı ve yeni muhalefet biçimlerinin ortaya çıkacağı bir seçim olabilir.

Meral Akşener’den ve kuracağı partiden ne tür beklentiler var?

Ali Bayramoğlu: Türkiye’de son referandumda çıkan oy oranı, muhalefet ve AKP arasındaki oy farkın çok az, sadece yüzde bir, yaklaşık bir milyon civarı insan kadar olması, ayrıca başkanlık seçimleri için getirilen iki turlu yeni seçim sistemi, muhalefeti biraz olsun heyecanlandırdı. Türkiye’de otokratik rejimin ve Erdoğan’ın galip çıkmasının yarattığı umutsuzluk karşısında bir nevi umut oldu.

Son zamanlarda Türkiye’de siyasi kavramlar hayli değişiyor. Muhalefet derken ne anlamalıyız ya da kimleri kastediyoruz?

Bugün oluşan hakim parti düzeni ve hakim toplumsal kesim karşısında muhalefet alanı çok geniş. Kürtler, farklı düşünen milliyetçiler, solcular, liberaller, Kemalistler vs. var.

Bu muhalif doku Erdoğan’a alternatif oluşturabilir mi?

Bugün Türkiye’nin önündeki temel soru budur. “Bütün bu gruplar nasıl bir araya gelip Erdoğan’ı yener’ meselesidir. Meral Akşener de bu çerçevede ortaya çıkan bir aday. MHP’nin içinden çıkan ama MHP ötesinde bir muhalefeti teslim etme iddiası olan biri. Milliyetçi parti MHP bir süredir zor dönemden geçiyor; hem tavanda hem tabanda bölündü. Tavandaki en önemli muhalif aktörlerden biri de Akşener’di. Akşener güçlü profil çizen bir siyasetçi, eski İç İşleri Bakanı. 28 Şubat askeri darbe günlerinde oynamış olduğu anti-militarist rol hala akıllarda, DYP gibi daha merkez-sağ bir partinin üyesi olma deneyimi var. Dolayısıyla daha merkez gruplar ve güçler bakımından kabul edilebilir bir ülkücü. Ayrıca dirayetli yapısı olduğunu kanıtladı. Son bir buçuk yılda Devlet Bahçeli ve saldırgan gruplar karşısında pes etmedi. Partisinden atıldı, mitingleri basıldı buna rağmen ayakta kalmaya başardı.

Eski MHP’li Koray Aydın, yolunu Akşener’le devam edeceğini açıklarken aynı zamanda  Akşener’in 2019’da Cumhurbaşkanı adayı olacağını açıkladı. Akşener’in şansı ne?

Meral Akşener en azından sağ tarafta böyle bir umut teslim ettiği için güçleniyor. Bu açıdan parti kurması anlamlıdır. MHP, anketlere göre desteği düşen bir parti. %12 potansiyeli varken, bugün bu oran %4-5’lerde görünüyor. Akşener bu ortadaki oyları kendisine çekebilir. Muhtemelen sadece MHP’de memnun olmayanları değil AKP’dekileri de cezbedebilir. Bunu zaman gösterecek, ancak Meral Akşener’in parti kurması bile Türkiye’de uzun zamandır olmayan bir siyasi hareketliliğin göstergesi. Akşener ile Erdoğan’ın birlikte yer aldığı olduğu anketlerde, Erdoğan birinci turda tek başına seçilecek oy oranına ulaşamıyor. Ama bu veri, “Akşener, Erdoğan’a alternatif midir, onu yenebilir mi?” sorusuna tam yanıt vermiyor. Akşener’in başlattığı hareket önemli bir gelişmedir Türk siyasetinde. Etkisi olacaktır. En azından AK Parti’den oy çalacak, Erdoğan’ın canını yakacaktır. Ama onu yenebilir mi, daha doğrusu muhalefeti temsil etmesi gerek isim Akşener olabilir mi? Sanmıyorum.

Ama Akşener sadece milliyetçilerin değil, sağ ve sol kesimleri kucak açan parti olacaklarını iddia ediyor,  buna nasıl bakmak lazım?

Bunu söylemek yetmiyor. MHP’den ayrılmış biri olabilir ama milliyetçilik izleri kolay kolay yok olamaz. Kürtler Akşener ile hareket edecek mi? Akşener “Kürt Çözümü” gibi deyimler kullanabilecek mi? Bütün bunlara bakıldığında, Akşener,  üstünde muhalif parçaların mutabakat sağlanması çok kolay olmayan bir aday.  Akşener kimilerinin rahat oy verebileceği, kimlerinin veremeyeceği aday. Ama söylediğim gibi Akşener’in harekete geçmesi, MHP’nin sarsılması, AKP’nin karşısında yeni bir rakibin olması bilincinde olması açısından önemli. Toplumun gözünde Akşener’in kendisinden çok muhalefet olması ve Erdoğan’ı karşısında alabilmesi kıymetli.

Tayyip Erdoğan’ın karşısında kim aday olunca onu yenebilir, kim umut olabilir?

Bu önemli bir soru. Arayış bu. Ancak yanıtı henüz bilmiyoruz. Çok erken böyle bir şey tahmin edebilmek için. Ancak Erdoğan başkanlık sistemine geçiş ve o seçim sistemin onun için muhtemelen bir hata olduğunu biliyor ve pişman. Türkiye’de örgütlü muhalefet yokken, karşısına yüzde 49’luk bir kitleyi aldı, o kitleye adeta bir şekil verdi.

Peki bu kitle tek aday etrafından birleşir mi?

Kolay değil. Kürtlerle milliyetçiler, muhafazakârlarla CHP nasıl uzlaşacak? Bu istikamette bir strateji ve ilişki geliştiren kimse henüz yok. Zamanla somut arayışların ortaya çıkması mümkündür. Ama ufukta üzerinde uzlaşılabilecek bir isim görünmüyor.

Son zamanlarda Erdoğan toplumun alışık olmadığı türden “Zor günler bekliyor” gibi cümleler kuruyor. Karşısında sadece Kılıçdaroğlu’nun olmadığını anlayıp Akşener’in başlattığı hareketten rahatsız olduğu ortada. Sizce Erdoğan’ın hamleleri tahmin edebilinir mi?

Muhalefetin bölünmüşlüğü Erdoğan’ın en büyük kozlarından biri ve bunun üzerinde oynayacak. Karşı tarafın değişik parçalarına karşı hamleler yapma ve parçala politikaları izleme, Abdülhamid’den beri Türkiye’de gayet iyi işleyen bir devlet geleneğidir Örneğin, bugün Kürt meselesi bunlardan biri. Kürtler son referandumda yarı yarıya oranda Erdoğan’a destek verdiler. Erdoğan Kürt meselesine dair iki olumlu cümle kursa daha da artabilir.

Bunun dışında, yapılabilecek başka bir hamle kendi partisini ayağa kaldırmak olabilir. Arka arkaya üç seçim var, bunlara bir bütün olarak bakıyor. Dolayısıyla ilk dönemde olduğu AKP ruhuyla ilerlemeye çalışıyor.

“Yeni Türkiye” kavramı dolaşıma girmişti, çok çabuk eskildi, geçmişte kalan birçok şey oldu. Yeni AKP ruhu nasıl bir şey olacak?

Demokratikleşmiş, reformlara kilitlenmiş bir Türkiye yerine bu kez yerel ve muhafazakâr kimlik etrafında inşa edilmeye çalışan politik bir yapı ve söylem söz konusu olacak gibi görünüyor. Nitekim “yerli ve milli söylemi”, bunun yansıtan popülist siyaset ve ataerkil anayasal düzen bunun açık göstergeleri. Yeni AKP ruhu, muhafazakâr cumhuriyet ruhu tezahür ediyor ve edecek.

Kürtler tek başına aday çıkaramayacaklar, çıkarsalar bile ikinci türe kalamayacak. Dolayısıyla seçim yapmalı. Son günlerde CHP’ye desteklediler. Ancak Kürt Sorunu konusunda ne Kılıçdaroğlu ne Akşener çok derin cümleler kuramaz. HDP’nin izleyeceği politika ne olacak?

Evet, Kürt seçmen çok önemli. AKP’ye oy verenler büyük ihtimalle vermeye devam edecekler. Ama burada çok ilginç bir paradoks var. Akşener Kürtler’in lehine konuşsa bu Bahçeli’nin işine yarayacak. Aynı şey Erdoğan için de geçerli. Kürtlerden oy alırsa başka yerde kaybedecek. Her adayı bunu iyi hesaplamak zorunda kalacak.  2019 seçimlerine altı ay kala neler olur bilemeyiz ama Kürt meselesi üstüne yeni bir söylem beklemiyoruz. Maalesef öyle bir Türkiye’de yaşamıyoruz. Son derece milliyetçi bir denklem içerisinde ve anti-Kürt iktidar bloğunun içindeyiz. Kürt seçmeni önemli ama o seçmenle kim konuşur? mesele bu.

HDP ile konuşmak demek Kürt meselesinde yeniden çözüm demek, yeni siyaset demek. Kürt meselesinin aktif olarak dile getirilmesinin daha sınırlı olacağı ve Kürt seçmeninin daha çok muhalefetten yana oy kullanacağı bir tablo beklenebilir. Fakat muhalefetin adayı çok önemli.

Türkiye’de herkesin oy verebileceği öyle bir siyasetçi var mı?

İhtimali çok düşük olsa bile, Abdullah Gül gibi bir aday ortaya çıksa, Türkiye’de gerçekten ciddi bir yarış yaşanır ve Gül Erdoğan’ı yenebilir. Bu da Türkiye için büyük ve önemli bir deprem demek. Ama ne Akşener ne de Kılıçdaroğlu Gül. Bu toplumda daha liberal muhafazakâr tipler etraflıca bir şey ifade edebilirler Abdullah Gül her ne kadar İslamcı tabandan olsa da iki dünya arasında köprü olabilir.


kimliği

E-bülten

E-bültenimize üye olmak için

"Repair" proje ortaklari

 

Twitter

Facebook