Türkiye, Ermenistan ve diasporadan görüşler
Tüm yazılar Türkçe, Ermenice, İngilizce ve Fransızca dillerinde
Ermenistan'dan bakış
Sergey Minasyan |
Sergey MinasyanKafkas Enstitüsü Siyasi Bilimler bölümü başkanı |
Kafkas Enstitüsü Siyasi Bilimler bölümü başkanı, politikacı Sergey Minasyan son dönemde jeopolitik gelişmelerin ışığı altında Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri ve bu ilişkilerin gelişimini değerlendiriyor. Politikacının tahminine göre mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde Ermenistan’ın tutumu değişebilir ve Erivan Türkiye’ye karşı önkoşullar koyabilir.
REPAIR : Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerde en önemli çatışma noktaları hangileridir?
Sergey Minasyan : Aslında söz konusu olan düşmanlık coğrafi bir düşmanlık değil çünkü bugün Ermenistan'da mevcut olan bir güvensizlik sorunu daha çok tarihsel bir olgudur. Azerbeycan'ın müttefiği olmasına rağmen gelecekte koşulların oluşması halinde dahi bir NATO üyesi olarak Türkiye'nin Ermenistan'a saldıracağını düşünmek zor. Ayrıca burada güçler arasında büyük bir dengesizlik de söz konusudur. Türkiye büyük bir ülke ve ciddi sorunları var, yine de sırf imaj için Ermenistan ile ciddi sorunları olduğunu göstermek istiyor. Oysa Ermenistan ile sorunları aslında o ülkenin iç işleri ile ilgili sorunlardır.Türkiye’nin asıl baş ağrısı Coğrafi sorunlar olmayıp tüm yönleriyle Soykırım sorunudur. Bu baş ağrısı için Türkiye'nin birçok tavizkar davranacağı zannediliyordu, futbol diplomasisi döneminde de bu sorunların çözüme kavuşmaması ayrı bir konu. İç engeller ve Azerbeycan'ın inatçı tutumu sonucu sorun klasik coğrafi tehlikeler içermiyor. Daha çok klişeler ve imajlar sorunu şekillendiriyor. Çünkü Ermenistan ile Azerbeycan arasındaki coğrafik savaşın gidişatı seçilemiyor ve belki de süregelecektir.
Ermenistan'ın abluka ve Karabağ sorunu var... Sizce bu ikisi Türkiye ile aramızdaki önemli sorunlar arasında mıdır?
Bunlar Türkiye tarafından kullanılan etmenlerdir. Sebepi ise Türkiye'nin Ermenistan'a karşı güç gösterisinde bulunması değil de daha çok Türkiye'nin korkularıdır.... Soykırımın tanınması konusunda sadece Ermenistan'ın çabaları değil, Eremenistan'ın iradesi dışında birçok devletin Türkiye ile herhangi bir sorunla karşı karşıya kaldıklarında bu konunun ortaya sürülmesine karşı Azerbeycan'ın Karabağ konusunda Türkiye tarafından desteklenmesi sanki belli ölçüde bir denge oluşturuyor.
Peki Ermenistan Türkiye'nin Soykırımı tanıması konusunda nasıl bir tutum sergiliyor?
Ermenistan’da halk arasında da hatta üst düzey çevrelerde dahi bu konu hakkında herhangi bir fikir birliği yok. Bir düzine aktivist ve birkaç siyasi isim dışında herhangi bir öngörü oluşturan olduğunu zannetmiyorum. Bazıları için zaten Türkiye’nin Soykırımı tanıması ve sorumluluğunu üstlenmesi herhangi birşey ifade etmemektedir. Onlar için Türkiye'nin Soykırımı tanıması Kilikya topraklarını iade etmediği müddetçe bir önem arzetmemektedir. Bir kısmı yine aynı arzuyu paylaşmakla birlikte Türklerin asla değişmeyeceğini düşündüğünden bunun gerçekleşebileceğine ihtimal vermemektedir. Daha küçük bir kesim ise futbol diplomasisin'den sonra tamamen azınlığa düşmüş, tüm bunların gerçekleşeceğine dair derin umutlar besleyen bu insanlar da aslında neyin nasıl gerçekleşeceğini hatta Ermenistan’da nasıl bir yankı bulacağını bile pek kestirememektedirler. Sonuç olarak Türkiye tarafından herhangi bir sinyal verilmemekte. İstanbul'daki liberal kesim tarafından da bu sorun etrafında çok ciddi bir yaklaşım sergilememektedir.
Türkiye'de herhangi birşey yapmaya hazır küçük Liberal bir kitlenin varlığından bahsediyorsunuz... Son yıllar'da Ermenistan'ın Türk kuruluşları ile geliştirdiği ilişkiler o denli çoktu ki az da olsa algının değişmesine sebepiyet verdi ve tüm bunların sonucu olarak Ermenistan Türkiye ile ön koşulsuz dipomatik ilişkiler kurmaya hazır duruma geldi. Peki neden?
Bu futbol diplomasisi dönemindeydi, Şimdi ise müzakerelerin tekrar başlanacağına dair en ufak umut bile yok,bunun bir sonucu olarak da Ermenistan'ın tutumu tümü ile değişebilir. Türkiye'nin ilişkileri tekrar başlatmaya yönelmesi halinde dahi Ermenistan önkoşullar koyabilir. Zaten ikinci kez bir beyaz sayfa açmayı denediler ancak sonuç ne mi oldu? Futbol diplomasisi günlerinde Ermeni tarafı Türkiye ile daha yapıcı ilişkiler kurabileceği düşünüyordu. Çünkü kırmızı çizgiler vardı ve Türkiye’nin bu kırmızı çizgileri geçemeyeceği yada kendi isteği ile geçmeyeceği anlaşılır bir şeydi. Aslında sorun,Türkiye'nin müzakerelere önkoşulsuz başlaması idi,belki Ermenistan'ın da Soykırım'ın tanınmasını koşul olarak sunmamasının sebepi bu idi. Arada centilmenlik anlaşması oluşmuştu ve Türkiye bu anlaşmayı son derece kaba bir şekilde ihlal etti.
Yeni müzakerelerin başlangıç evresinde, Ermenistan'ın bazı önkoşullar sunabileceğini dile getirdiniz.Acaba Soykırımın tanınması diplomatik ilişkilerin başlaması için birincil koşul olabilir mi?
Ermenistan için Soykırım sorunu Türkiye ile ilişkilerde kullanacağı çok güçlü bir silahtır ancak konvansiyonel (uzlaşmalı) değildir. Türkiye Ermenistan ile müzakerelerinde duruşunu acınası bir politik,ekonomik ve askeri güce dayandırarak belirliyor. Ermenistan’ın günümüz Türkiye’si ile kısaylanacak durumda değil ancak tarih belgelere dayalı siyasi ve ahlaki gücünü öne çıkararak Türk toplumunda belli bir tedirginlik oluşturuyor. Siyasi konjonktür, değil önkoşullar, müzakereye beyaz bir sayfa ile başlamayı dahi imkansız kılıyor. Yakın gelecekte Türkiye’den atılacak ciddi bir adım da nerdeyse imkansız gözüküyor.
Yani Ermenistan Türkiye ile müzakerelerin tekrar başlanacağı konusunda zaten inançsız bir tutum sergiliyor ve ilk adımı atan olmayacak...
Haliyle, zaten futbol diplomasisinde de Ermenistan ilk adımı atan taraf oldu, ancak ben burada Amerikalı meslektaşlarının telkinlerini ve oynadığı rolü de önemsiyorum.
Sizce Ermenistan 1915'te yaşanan olaylar için Türkiye'den tazminat talebinde bulunabilir mi?
Eğer gerçekleştirilebilirlik, nesnellik yoksa ve bu yanlızca belâgat olucaksa o zaman ne anlamı var ?
Sizce Ermenistan'ın sunacağı talebin önemi nedir?
Oldukça anlamlı çünkü tüm bunların Türkiye ile ilgili olduğu kadar Ermenistan'ın da doğrudan milli güvenlik ve varoluş sorunudur. Bu nedenle Türkiye ile alakalı her konu Ermenistan için birincil önem taşımaktadır. Her ne kadar da Türkiye için hoş bir baş ağrısı olmasak da,varız... Bu durumda eksik olan şey diyaloğun gerçekleştirilme iradesidir.
Ermenistan ile Türkiye arasındakı jeopolitik ilişkilerin iyi veya kötü olmasının bölge üzerindeki etkisi sizce ne olabilir?
Eğer bu gerçekleşseydi herhalde bölgenin tek tarihi başarısı olurdu. Bölgesel çatışmalar açısından iyi bir örnek teşkil edip Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerde hatta Karabağ sorununda da genel havayı değiştirebilirdi.İlk defa, bu denli zor ve sancılı bir geçmişi bulunan iki düşman ülke barış yolunda bir adım atmış olurlardı.
Azerbeycan'ın Jeopolitik anlamda baskı ve talepleri doğal olarak Türkiye'yi pek çok şeyden geri çektiriyor, peki bunlar gerçekte o kadar büyük ve etkili baskılar mı, yoksa biraz abartılıyor mu?
Protokollerin imzalandığı zaman benzer bir durum yoktu. Türkiye de böyle bir sorunu olmadığını söylüyordu. Daha sonra Türkiye kritik rol oynayan ciddi sorunlarının olduğunu açıkladı. Aslında sorun şu,ben ne kadar enerji uzmanı olmasam da bende bıraktığı etki Azerbeycan'ın enerji alanında önemini gitgide kaybetmesidir, (petrol rezervleri eksilimesi ve yeterince doğalgazın bulunmaması) Nabucco projesi'nin sonu bunun en belirgin kanıtıdır. Eğer önem teşkil eden politik faktörler hakkında konuşacaksak bu iç politikada ve bölgesel anlamda var olan Kürt sorunudur. Kürt Açılımında da hiçbir şekilde sonuca ulaşılamadı ve eğer bu durum aynen bu şekilde devam ederse Türkiye kendi tarihinde herhangi bir başarıya imza atamayacaktır.
Azerbeycan en azından jeopolitik açıdan, Ermenistan ile Türkiye arasındaki olumlu gelişmeleri etkileyen bir konumda. Yani enerji kaynaklarının azalması Ermeni-Türk sorununda çözüm oluşturabilir.Acaba bu durumda Ermenistan'ın Azerbeycan enerji kaynaklarının tükenmesini beklemesi gerektiğinin sonucuna mı varmalıyız?
Bu faktörlerden sadece biri. Erdoğan'ın siyasi geleceği Azerbeycan’ın petrol rezervlerinden çok daha belirleyicidir .
Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkilerin düzelmesi veya Soykırımın tanınmasının Ermenistan’ın dış politikasında nasıl bir yankı bulur?
Reel olarak müzakere evresine girildiğinde sorun hızla birincil sıraya yükselir. Çünkü bu sadece Ermenistan'ın iç ve dış politikasıyla ilgili olmayıp, Ermenistan-Diaspora ilişkilerinin de önemli bir halkasını teşkil etmektedir.
Sizce bugün Ermenistan veya Diaspora açısından Soykırım'ın tanınması mı Ablukadan kurtulmak mı daha önemli?
Birbrinden ayırdetmek zor. Dahası Soykırım'ın tanınmasını ikinci sorunun çözümü için de etken olarak düşünebiliriz. Bizim, dış politikanın bir problem olduğunu anlamamız gerekir, biz ne kadar büyük ve duygusal olsak da en büyük acı bazen hem bizim için hem de bize karşı verimli bir etken olabilir. Gerçekte Ermeni-Türk ilişkilerdeki sürecin en olumlu sonuçlardan biri, insanların bazı fobilerden kurtulup, algılamalarda daha gerçekçi yaklaşımlar gösterebilecek hale gelmeleri oldu.
Davutoğlu’nun ziyareti ve Ermeni Soykırımı ile ilgili açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Davutoğlu ziyaretinin özel bir durum olmadığını düşünüyorum. Şayet KEİ toplantısı düzenlenmemiş olsaydı Davutoğlu - Nalbandyan görüşmesi de gerçekleşemezdi. Bu sebeple görüşmenin ciddi sonuçlar doğuracağını düşünmek ve beklentiye girmek yersiz olacaktır.
Davutoğlu'nun söyledikleri Türkiye'nin bilindik, her zamanki tutumunu yansıtıyor. Bu tutumun şöyle bir şablonu var; birtakım yeni tabirler kullanarak özüre benzer laflar etmek fakat bunu yaparken de Ankara'nın sürdürdüğü resmi söylemde herhangi bir değişiklilik yapmamak.