Türkiye, Ermenistan ve diasporadan görüşler
Tüm yazılar Türkçe, Ermenice, İngilizce ve Fransızca dillerinde
Türkiye'den bakış
Mensur Akgün |
Mensur AkgünIstanbul Kültür Üniversitesi Global Political Trends Center (GPot) yöneticisi. |
Mensur Akgün'e göre Türkiye'nin Ermenistan'la yakınlaşmasında en önemli engel Ankara'nın Azerbaycan'la ilişkilerinin niteliği. Ermenistan Rusya'ya yakınlaştıkça Azerbaycan Batı'yla yakınlaşıyor. Erivan fakirleştikçe Bakü zenginleşiyor. Akgün bu uçurumu kapatmanın yolunun reyonlar konusunda bir ilerleme sağlanmasından geçtiğini düşünüyor.
REPAIR : Türkiye -Ermenistan ilişkileri hangi noktada ? Davutoğlu'nun Ermenistan'a yaptığı son ziyaret bir şeyleri değiştirdi mi?
Mensur Akgün : Tam anlamıyla buzdolabında. Biliyorsunuz, iki tane protokol imzalandı. Bu sürece Obama'nın seçilmesi ve ardından kendisinin ve Pelosi'nin söyledikleri yol açtı. Türkiye üzerinde baskı vardı, Ermenistan da 2008'deki Gürcistan felaketini gördükten sonra işlerin tatsızlaşabileceğini farketti. Ve 2009'da iki tane protokol imzalandı. Ama 2009'dan bu yana, dört yıldır ilişkiler buzdolabında. Nedenleri konusunda çeşitli şeyler söylenebilir. Türkiye'deki resmi görüş Ermenistan Anayasa mahkemesi kararında soykırıma yapılan atıfı sorumlu tutar. Ama gerçekte Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin niteliği yüzündendir. Belli ki Türk tarafı Azerbaycan'dan gelecek olan tepkiyi hafife almış.
Diğer yandan bu protokoller görüşülürken garantör olan ülkeler Dağlık Karabağ'ın, özellikle de iki reyon meselesinin, Madrid prensipleri uyarınca çözümü yolunda adım atılması için Azerbaycan ve Ermenistan üzerinde baskı yapacaklarına dair sözler verdiler. Ama bunlar gerçekleşmedi. Ermenistan olaya dokunmak istemiyor. Rusya açısından sorunun bekaası kendi stratejik çıkarlarına hizmet ediyor. Gümrük birliği anlaşmasının imzalanması, Ermenistan'ın Rusya'ya iyice yakınlaşması bu sayede oldu. Eğer Dağlık Karabağ sorunun çözümü yolunda adım atılmış olsaydı, o zaman Ermenistan'ın Rusya'ya hiçbir ihtiyacı kalmayacaktı.
Amerika dokunmak istemiyor çünkü bir tarafta güçlü bir Ermeni lobisi var, diğer tarafta Azerbaycan'da petrol çıkarları var, şirketleri orada iş yapıyor. Amerikan Dışişleri Bakanlığı yetkililerine Azerbaycan üstündeki etkinizi kullanın dediğiniz zaman da cevap alamıyorsunuz. İngilizler ve İsviçreliler de aynı şekilde. Karşınızda çok ciddi petrol ve gaz rezervlerine sahip olan ve önemli miktarda para üreten bir yer var. Bir de tabii Türkiye açısından baktığınız zaman kardeşlik duygularıyla özdeşleşmiş bir ülke Azerbaycan.
Soykırım sorunu protokollerin itici gücüydü ama asıl sorun bölgesel olanlardı. Bundan sonra öyle kalacağa benziyor. Aralık 2013’de, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun davetiyle katıldığım Erivan ziyareti sırasında bunu gözlemledim. Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi yolunda bir umut doğduğunda Türkiye de Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmek için bir çaba içine giriyor.
Türkiye'nin elini kolunu en büyük oranda bağlayan Azerbaycan mı?
En büyük oranda bağlayan Azerbaycan. Zaman zaman Ermenistan ya da Ermeni diasporasındaki soykırım meselesinin ya da Ermenistan anayasasının giriş bölümündeki atfın, bağımsızlık deklarasyonunun önemli olduğu söyleniyor. Ama böyle bir şey bence söz konusu değil.
Bu bir bahane mi?
Değil, yine zamanında tartışılan şeyler. Ama benim görebildiğim kadarıyla, Davutoğlu'nun yapamadığı bir konuşma var ya, Zürih'teki, bütün mesele o. Bütün bölgesel sorunlar da Ermenistan-Türkiye ilişkilerine endekslenmiş vaziyette. Onda herhangi bir ilerleme olursa, bir yerlerden asker çekilirse, veya Azerbaycan ve Ermenistan cumhurbaşkanları el sıkışacak ve gülecek olurlarsa bir yerde, ikisi de zor gülüyor biliyorsunuz, Türkiye ile Ermenistan ilişkileri de büyük ölçüde değişecektir.
Tabii bu her geçen gün daha da zor hale geliyor. Mümkün olduğu kadar bu ilişkileri geliştirmek için sivil toplum Türkiye'de, Ermenistan'da da rol oynamaya çalışıyor ama, Ermenistan Rusya'ya yakınlaştıkça Türkiye'den uzaklaşıyor. Böyle bir derdimiz var. Onlar Rusya'ya yakınlaştıkça Azerbaycan Batı'yla yakınlaşıyor. Onlar fakirleştikçe Azerbaycan zenginleşiyor. Her açıdan uçurum çok ciddi bir şekilde büyüyor. Bunu nasıl kapatabiliriz, ilişkileri nasıl geliştirebiliriz diye düşününce benim aklıma bu reyonlar konusunda bir ilerleme sağlanmasından başka bir çare gelmiyor.
Azerbaycan'a Türkiye niye bu kadar bağımlı ? Tek sebebi enerji bağımlığı mı?
Büyük ölçüde ekonomi, ama aynı zamanda siyaset. Türkiye kendisini belirli bir milliyetle, etnik kimlikle tanımlıyor. O etnik kimliğin parçası olarak da Azerbaycan'ı görüyor. Ayrıca Azerbaycan Orta Asya'ya açılan kapı Türkiye açısından. Tüm bunlara karşılık Ermenistan'ın verebileceği şey çok fazla değil. Ekonomik açıdan Ermenistan maalesef fakir bir ülke. Araştırmalara göre kapılar açıldığı zaman 250 milyon doların üzerinde bir ticaret sapması olması mümkün değil.
Bütün bunlar hesaba katıldığı zaman Azerbaycan'ı kızdırmanın maliyeti çok yüksek çıkıyor. Bir tek soykırım meselesi var. Soykırım meselesini de Türkiye kendi içinde tartışmaya başladıkça, kendi tarihiyle barışma yolunda ilerledikçe aynı şekilde Ermenistan'dan daha çok uzaklaşıyor. Çünkü Ermenistan'ın elindeki en önemli manivela ortadan kalkıyor. Yarın, öbür gün Türkiye resmi olarak özür dilerse, bir yerlere anıt dikerse soykırım konusu da siyaset dışı kalacak. Türkiye açısından 2009 sürecinde protokol sürecinin önünü açan “korku” ortadan kalkmış olacak.
1915'le yüzleşmek yolunda Türkiye'nin kat ettiği adımlar Ermenistan'la yakınlaştrmayacak mı Türkiye'yi?
Ermenistan kendi açısından Türkiye'ye yakınlaşır, ama Türkiye açısından sorun hiçbir zaman için 1915 olmadı.
Tam da onu soralım. 1915'in Türkiye-Ermenistan ilişkilerine etkisi nedir?
2009 protokollerinin imzalanmasına yardımcı olan 1915'te yaşanan ve Türkiye'nin trajedi olarak adlandırdığı, Ermenistan'ın soykırım olarak adlandırdığı olay. Ama doğrudan doğruya bu olaydan duyduğu üzüntü sebebiyle değil, Türkiye'nin üzerinde Obama yönetimin seçilmesi, Nancy Pelosi'nin o zaman ABD'nin soykırım olarak tanıyacağını söylemesi yüzünden bir ara yol bulmak amacıyla protokol süreci başlatıldı. Ermenistan'la ilişkilerin geliştirilmesi sağlandı ve bu sayede imzalanan protokollerde kurulması öngörülen olan uluslararası tarihçiler alt komisyonundan çıkacak sonucu tanıyacağını söyledi Türkiye.
Böylece hem Ankara kendi üzerindeki yükü hafifletmiş oldu, hem de bu soykırım meselesinde bir yol alınacağını kendisine ve dünyaya ilan etti. Ancak ikili ilişkilerin gelişmesinin açıklanmamış önkoşulu Azerbaycan-Ermenistan gerilimde bir yumuşama sağlanmasıydı. Davutoğlu’nun protokollerin imzalanması sırasında yapamadığı konuşmada bu vardı.
Bugün Türkiye giderek artan bir şekilde geçmişiyle hesaplaşmaya, onu tanımaya, bilindiği kadar parlak olmadığını, insanların belki bazı yerlerde soykırım olarak addedilebilecek olan suçlar işlemiş olabileceğini görmeye başladı. Eğer dışarıdan bir tepki gelmeyecek olursa bence bunun doğal sonucu bir şekilde Dersim'de olduğu gibi Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'nın ya da başka bir devlet yetkilisinin Ermenilerden özür dilemesi. Bunun sonucu bir yerlere bir abide dikilmesi olabilir.
Böylesi bir gelişme Türkiye'nin üzerindeki soykırım baskısını hafifletir. Ama paradoksal bir şekilde bu yeni durum Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesine yol açmaz. Sadece Ermenistan üstündeki baskının artmasına neden olur. Ermenistan işgal altında tuttuğu topraklardan çıkmamakta daha fazla zorlanır. Bir de unutmayalım ki Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki uçurum sürekli büyüyor. Biri zenginleşirken diğeri ne yazık ki görece olarak fakirleşiyor. Biri Rusya’ya yaklaşırken diğeri AB ülkelerine, ABD’ye yaklaşıyor. Türkiye’nin Amerika ile olan ilişkilerde de Ermenistan gündemin en alt sıralarında yer alıyor. Soykırım önemli ama Türkiye 1915 trajedisini daha belirgin bir şekilde tanırsa bu da bir gündem maddesi olmaktan çıkar. İlişkiler tamamen Azerbaycan’ın inisiyatifine bırakılır.
Ermenistan'ın bu gerçeklerin idrakinde olması gerekiyor ki bir şeyler yapılsın ve ilişkiler normale dönsün. Çünkü Ermenistan bizden koptukça Rusya'ya daha yakınlaşıyor ve bu daha az demokratikleşmeleri, başka bir tarafa doğru gitmeleri anlamına geliyor. Tabii ki ilişkilerini Rusya'yla kopartmasınlar ama Avrupa Konseyi'ne dönsünler, Avrupa Birliği'ne yakınlaşsınlar. Amerika'yla, Nato'yla ilişkilerini geliştirsinler. AGİT'in parçası olmaya daha fazla gayret sarf etsinler ki benim yakın zamanda Ermenistan'da yaşayan arkadaşlarımın başına gelen şeyler o insanların başına gelmesin. Ermenistan'da yönetimi Rusya'yla yakınlaşıyor diye eleştirdi diye adamlar gelip onları öldüresiye dövmesin.
2015'te bu durun biraz değişebilir mi, dünyanın gündemine gelebilir mi?
Türkiye'nin ne olacağına bağlı. Türkiye eğer geçmişiyle yüzleşirse, "Evet, olabilir, belki de hakikaten soykırım olmuştur, dedelerim dedikleri kadar masum değilmiş" diye düşünürse o zaman hiçbir şey olmaz, ki bu yola doğru gidiyor Türkiye. Artık üzgün olduğunu mu söyler, özür mü diler, bilemiyorum ama bir trajedinin vuku bulduğunu ve bu trajedinin bazı yerlerde soykırım olarak adlandırılabileceğini yani 1948 sözleşmesinin 2. maddesinin yazdığı şekilde bireysel suçların işlenmiş olabileceğini kabul eden bir Türkiye'ye doğru gidiyor.
Daha çok yolumuz mu var bunun için?
2015'te bu tartışma öyle bir ivme kazanabilir ki, birdenbire bir dönüm noktası olur. %50'ye sahip bir başbakan kalkıp Dersim'de olduğu gibi bu da olmuştur diyebilir.
Öte yandan biraz önce bahsettiğiniz Azerbaycan'ın etkisi gitgide artıyor. İstanbul'un göbeğinde gösteriler düzenlemeye gidecek kadar.
Azerbaycan’ın Türkiye'de milyarlarca dolarlık yatırımı olduğu söyleniyor. Ki bu sadece görünür olandır. Aynı şekilde belki bir o kadar da Türk şirketlerinin de Azerbaycan'da yatırımı ya da alacağı var. Yani karşılıklı bir bağımlılık yaratılmış vaziyette.
Çözüme doğru bir adım öngörüyor musunuz?
Öngörmüyorum. Eski Ermenistan dışişleri bakanlarından biri anlatmıştı : "Ne zaman bir çözüme yaklaşsak ya İran ya Rusya bozdu". İran'la eğer Batı barışacak olursa bir faktör ciddi bir şekilde ortadan kalkar. Ama Rusya var. Ve Rusya şu anda çok güçlü. Hem Hazar bölgesindeki çıkarlarını feda etmek istemeyecektir. Hem de, Ermenistan sınırında Rus askerleri bekliyor. Aslında biz fiilen Rusya'yla komşuyuz. Nato çevreliyor Rusya'yı. Bir de Kafkasları kaybetmek istemeyecektir. Eğer orası da düşecek olursa Dağıstan, Çeçenistan ne olacak belli değil. Ermenistan'da çok güçlü bir siyasi irade ortaya çıkması lazım ki bütün bu siyasi denge değişebilsin
2000'li yılların başında, nasıl Annan planını destekledik, Kıbrıs'ta çözümsüzlüğün çözüm olmadığını gördük, buna benzer bir epistemolojik kırılma olursa Ermenistan'da yaşayan insanların ve Diaspora'nın bilgi dağarcıklarında o zaman bambaşka bir şey olur.
Ama maalesef ki yeni bağımsızlığını kazanan ülkelerde milliyetçilik güçlü oluyor. Türkiye'de de 1930'larda nasıldı, Ermenistan'da da aynı şekilde. Gerçekler görülmüyor, nostaljiyle yaşanıyor. Soykırım meselesini kaldırın, Ermenistan'ın birliği tehlikeye girer. Oligarklar var, gelir dağılımında adaletsizlikler, sanayi yok, bir sürü sorun var Ermenistan'da. Ama bunu kapatan bir battaniye var. Bu da soykırım battaniyesi. Türkiye "tanıdım" dese oradaki yöneticilerin işi bayağı zorlaşır. Bunların değişmesi, demokratikleşmenin önündeki bu tür engellerin kalkması bence Ermenistan açısından çok iyi olacaktır. Bütün hayatı Türkiye'ye, Türkiye'nin ne dediğine, hatta Türkiye-Azerbaycan ilişkisine endeksli bir ülke olmaktan kurtulacak, çok boyutlu, kültürel açıdan daha zengin bir yer haline dönüşecek. Bunun tek anahtarı şu an itibariyle reel politik'te yatıyor. Bir yerlerde bir siyasi otoritenin bu gidişata dur diyebilmesi gerekiyor.