Türkiye, Ermenistan ve diasporadan görüşler
Tüm yazılar Türkçe, Ermenice, İngilizce ve Fransızca dillerinde
Ermenistan'dan bakış
Lilit Gasparyan |
Lilit GasparyanErmenistan editörü |
Ermeni Soykırımı’nın tanınması Ermenistan için ne kadar gündem konusu ise, Türkiye için bir o kadar da gündem konusu değil. Onyıllardır reddetme politikası gerçekleştiren ve halen gerçekleştirmeye devam eden Türkiye her fırsatta yüzleşmekten kaçınmak için çok fazla para ve imkan harcıyor. Ermeni Soykırımı meselesi sık sık uluslararası ‘Süpergüçlerin’ gündeminde yer alıyor , ama ne yazık ki bu her zaman Ermenilerin çıkarlarını desteklemiyor. Çok sık onlar sorunu tartışma sırasında Türkiye’ye karşı baskın uygulayarak istediklerini almalarını hedef alıyorlar.
Ermenistan’da partiler iç politikada neredeyse hiçbir zaman hemfikir olmuyor. Hatta muhalefet içinde de zaman zaman bir sorun etrafında birleşmek zor oluyor. Ermeni Soykırımı’nın, tamamen olmazsa bile, tüm partilerin çoğunlukla hemfikir oldukları nadir konulardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Görüşler genelde böyledir: Ermeni Soykırımı’nın tanınması Ermeni Sorusunun haklı çözüm yolunda son nokta değil. Bundan sonra Soykırım kurbanlarının varislerinin, atalarının sahip oldukları topraklara olan haklarının tanınması dahil bazı talepler yol tutmalı.
ERMENİ ULUSAL KONGRES
Muhalefet - 7/131 sandalye
Arman Musinyan, parti sözcüsü
Siyasi partilerin duruşu hakkında konuştuğumuz zaman Ermeni Soykırımı ve bununla bağlı olan Türk-Ermeni ilişkileri ile ilgili yaklaşımları incelememizin gerekli olduğunu anlamalıyız. Genel olarak iki yaklaşım var: bu sorunla resmi olarak Ermenistan ilgileniyor veya bu sorun Diasporan’ın gündeminde, çünkü Diaspora Ermeni Soykırımının sonucudur, Soykırımı yaşamış olanların ve varislerinin cemaatidir. Bu insanlar sivil ve milli sorun ortaya koyuyorlar. Bu siyasi sorundan daha farklı. Ermenistan için sorun böyle: Soykırım sorusunda nasıl bir politika gerçekleştirmek gerekiyor?
Bize göre Soykırım meselesini dış politikanın gündemine getirmemek, şöyle ki iki devletin ilişkileri arasında koymamak gerekiyor. Birincisi, herhangi bir soruyu siyasi gündeme getirmek bu sorunun müzakereler, pazarlık ve anlaşma söz konusu olduğunun anlamına geliyor, bu Ermeni Soykırımı açısından kabul edilemez bir şey. Soykırım yaşanmış bir olay ve konu kapanmıştır. İkincisi, Soykırım meselesini siyasi gündeme koyarak ve Türk-Ermeni ilişkilerinde tartışma konusu yaparak biz Ermenilere karşı yapılmış olan suçun boyutlarını kısıtlıyoruz, hatta küçümsüyoruz. Türkiye Ermeni Soykırımı gerçekleştirdiği için Ermenistan karşısında sorumlu değil, Türkiye bu suç için tüm insanlığın karşısında sorumlu, çünkü Soykırım tüm insanlığa karşı suçtur. Holokost, Ruanda ve diğer soykırımlar için de durum aynı idi. Ve üçüncüsü, sorunu gündeme getirerek diğer ülkelere, bizim milli trajedimizi Türkiye ile ilişkilerini belirleme, boş çıkarları için kullanma ihtimalini sunuyoruz.
Bu açıdan1998 yılından Ermeni Soykırımı meselesini siyasi gündeme getirmek trajik bir yanlış idi. Bunun kaçınılmaz neticesi böyle içeriği olan Türk-Ermeni protokolleri oldu. Burada Ermeni ve Türk tarihçiler komitesinin oluşturma firkini kabul ederek bu rejim aslında Ermeni Soykırımını ve bu meselede bizim milli görüşümüzü şüphe altına koydu. Bundan sonra Ermeni Soykırımını tanıyan bir ülke gösterin. Şimdi, değişik ülkelerde yerli Ermeni cemaati yönetiminden Soykırımı tanımasını talep ediyorsa, böyle bir cevap alıyor: Ermenistan ve Türkiye bu sorunu beraber tartışmaya hazır, gelin rahatsız etmeyelim.
ERMENİ DEVRİMCİ FEDERASYONU – TAŞNAKTSUTYUN
Muhalefet - 5/131 sandalye
Giro Manoyan, parti dış ilişkiler bürosu müdürü
Ermeni Soykırımı’nın tanınması doğrudan Ermeni topraklarını geri verme talebine bağlı. Bu nedenle Ermeni Soykırımın uluslararası tanınma çabaları uygun uzgörüş ile devam etmeli. Ermeni Devrimci Federasyon’una göre Soykırımın yüzüncü yıl dönümü tazminat ve Ermenistan’ın ve tüm Ermenilerin haklarının geri kazanma döneminin başlangıcı olmalı. Türkiye ve tüm dünya anlamalı ki Türkiye tarafından Ermeni Soykırımı’nın tanınması herhangi bir şeyin sonu olamaz, sadece bir şeyin başlangıcı olabilir. Gerçi tazminat sorusunu tartışmak için Türkiye’nin Soykırımı tanıması şart değil.
Federasyon beş yıl önce Ermeni Soykırımı’nın tazminatı ve Ermeni milletin ve Ermenistan’ın haklarının geri verilmesi üzerine kapsamalı araştırma hazırlamış olan uzmanlar grubu oluşturmuştur. 2010 yılın sonlarında araştırma projesi kamu tartışma masasına konulmuştur ve yakında bu projenin düzeltilmiş versyonu yayınlanacaktır. Bu yine kamu tartışmaya konulacaktır ve toplumun değişik katmanları fikirlerini ifade etme imkanına sahip olacaklar. Bu araştırmada tazminatın üç seviyesi yer almakta: bölgesel haklar, toplu-milli mülkiyet tazminatı ve kişisel tazminat. Araştırmanın genel tezleri için, tabii ki bazı düzeltmeler ile, Pan-Ermeni taraflılık oluşturmak gerekiyor. Belirtmek gerekiyor ki bu yönde 24 Nisan’da Ermeni kilisesinin iki katolikosları– Tüm Ermenilerin Katolikosu ve Kilikya Yüksek Makamı Katolikosu ortak açıklama yaptılar: ‘Derhal Ermeni kiliseleri, manastırları, kiliselere ait toprakları ve manevi-kültürel değerleri Ermeni halkına geri verilmeli’ talebinde bulundular, ve bu hedef için tüm imkanlarını uygulayacaklarını ilan ettiler.
MÜREFFEH ERMENİSTAN PARTİSİ
Çekimser parti - 36/131 sandalye
Stepan Margaryan, milletvekili
Bazı manevi normlar var ki bunlar ile yönetmek gerekiyor. Ermeni Soykırımı kurbanlarının varisleri rahatlamak için bir şey istiyorlar ama alamıyorlar. Çünkü reddetme sert ve haksız bir şekilde oluyor. Bu doğru değil. Partinin herhangi bir talebi yoktur. Biz Türkiye ile ilişkilerin başlamasını ve derinleşmesini önemsiyoruz. İlk aşamada doğal olarak söz konusu ticari bağlar ve diplomatik ilişkilerdir. Hemen ciddi siyasi ilişkiler başlatmak mümkün değil, ama komşu ülkelere özgü asgari seviye sağlanmalı. Bence bundan sonra iki halk ilişkileri devam etme gücünü bulacaktır. Ne olursa olsun hayat devam ediyor ve biz komşuyuz. Türkiye ile ilişkileri önemsediğimiz gibi Ermeni Soykırımı’nın tanınmasını da önemsiyoruz. Hayat ilişkilerin ne kadar derinleşeceğini ve nasıl komşu olacağımızı gösterecek. Pişmanlık duygusu ve samimi özür çok önemli. Biz komşu olarak birbirimizi iyi tanımıyoruz. Bilhassa Türkiye bizi, siyasal seçkinlerimizi ve genel olarak Ermenistan’ı kötü biliyor. İletişim ise hem Ermeni Soykırımı’nın tanınması hem de ilişkilerin iyileşmesi için önemlidir.
CUMHURİYETÇİ PARTİSİ
İktidar - 70/131 sandalye
Artak Zakaryan, milletvekili
Ermeni Soykırımı’nın önemi ilk başta evrensel olmalı. Ermeni halkı, insanlık tarihinde en acımasız suçlarından birini yaşamış ve bu tanınlmalı. Memleketinden olmuş bir millet. Hakka sahip olan bir millet ve uluslararası topluluk, yaşamış ve çalışımış olduğu topraklara sahip olmaları için Ermenilere destek etmeli. Dünya uygarlığında benzersiz yeri olan ve saygıyı hak eden bir millet. Cumhuriyetçi Partisi bu tanımadan ayrıca manevi tazminat ve Ermenistan Cumhuriyeti için dış siyasi ihtimalleri geliştiren işlemler bekliyor. Ermenistan, Ermeni milletin isteklerini canlandıran ortak teminattır. Amacımız Ermeni Soykırımı’nın uluslararası tanınması diyoruz ama bunun sadece bildirim deyimi olması gerekmiyor. Bizim hedefimiz ilk başta uluslararası toplum tarafından kaydedilmesidir ve medeni dünyaya özgü bir şekilde ilk Türkiye bunu kabul etmeli. Ahlaki olmanın yanı sıra, Ermeni Soykırımı’nın tanınması ayrıca gerçek barış içeren ilişkilerin uzatılması için ihtimal sağlayacaktır. Bu ayrıca bölgesel sorunları çözme ve Türkiye’de demokratik değerleri geliştirme imkanları sunacaktır. Ermeni Soykırımı’nın tanınması birçok olumlu faktörler içeren süreçtir. Bunu reddetmek için Türkiye’nin çok fazla para sarfetmesi ve yöneticiler ile birlikte bölgede barış işbirliği sorularını çözmek istememesi tesadüf değil. Türkiye bölgede, islam dünyasında önderlik sağlayabileceği bir rol üstlemeye çalışıyor. CP daha çok memlekete sahip olma ilkesi ile yönlendiriliyor. Bugün talepler hakkında konuşmak ise zor.
MİRAS PARTİSİ
Muhalefet - 4/131 sandalye
Hovsep Kurşudyan, parti sözcüsü
Ermeni Soykırımı’nın tanınması başta Soykırım kurbanlarının varisleri ve tüm Ermeni milleti için çok önemli bir ahlaki sorundur. İnsanlığa karşı yapılmış olan bu suç cezasız kalamaz. Korkunç olan o ki bu sadece bir halkın yok edilmesi değil, bütün bir millet vatansız bırakılmasıdır. Soykırımın ve Holokostun farkı işte bu. Tazminat olmalı ve topraklar gerçek sahiplerine geri verilmeli. Bu zorunlu olarak Ermenistan Cumhuriyetine birleşme ilkesi ile olacağı anlamına gelmez. Biz gerçekçiyiz ve bunun okadar da kolay olmadığını biliyoruz ve hukuki açıdan olmazsa, politik açıdan Ermenistan’a birleşmesi kolay değil. Ama en azından varisler geri verilmeli. Günümüzde bu toprakları kullanan Türkiye tüm bunlarla alakası olmadığını söyleyemez. Türkiye sorumluluğu üstlenmeli. Zorla evlerinden çıkarılan herkes geri dönmeli ve yeniden mülkiyetlerine sahip çıkmalı, ve sonra ne yapmak istediklerine kendileri karar vermeli. Ayrıca Türkiye kapalı sınırlar sebebiyle Ermenistan’ın yaşadığı zararlar için de tazminat ödemeli. Partimiz, Ermeni Soykırımı’nın tanınmasını önemseyerek, Viyana kongresine göre sınırların açılmasını, diplomatik notaların değiştirilmesini vurguluyor : bunun için kabul edilemez önkoşullar içeren protokollerin imzalanmasına ve sadece siyasi ilişkiler kurduktan sonra var olan sorunların tartışılmasına gerek yok.